27 Eylül 2008 Cumartesi

china town karaokeee







yokohamaaaa







evet gunes gozlugu aldim ama sadece 20 ytl...

26 Eylül 2008 Cuma

ofis bitti

ofiste son gunum daha dogrusu bugun calismadim
aksam karaokeye gitmek icin insanlarla bulusmaya geldim. bundan sonra surekli yazamicam merak etmeyin. yine parali internetlere dustum...
16 ekim de donuyorum kansai den...
yarismayi verdik cok kotu oldu her sey yarim. macar grup bir suru seyi yetistirememis, sinir olduk.

24 Eylül 2008 Çarşamba

son resimdeki japonu bulun







pecha kucha dan...
































ilk imajlar 1 ay icin japonya ya gelen iki isvec grafikerden(ceren ic cekisini duyar gibiyim).
tokyo dan esinlenip fontlar tasarlamislar ortadaki fotograf da shibuya daki meshur yaya gecidi.
4 adamin oldugu fotografta japon bir urun tasarimcisi cocugun gelistirdigi bisi, cok komik pisuara bagliyorsun ve sen cisini yaptikca zaman tutuyo. boylece hangi pisuara ya da kabine gidecegini secebiliyorsun ,inanilmaz komik bir sunum yapti ve tuvalette de o aletten bir tane vardi denedim ama bende calismadi. kizlarda pek ise yaramiyor galiba. neyse daha fazla detaya girmiim.
diger imaj da interaktif duvar bilirsiniz bayilirim... buyuk beyaz lekeler kameranin onundeki insanlar. ekrandaki sekilleri hareket ettiryrsun eglenceli bisi..
iste boyleee













pecha kucha

yarisma bittiiiiiii
bi de bittik
paftalari macar grup yapti ben de henuz gormedim, gelince bize yayinlicam hemen...
yarisma sabah 7 de bitti sonra eve gidip 4 e kadar uyudum. aksam da ofistekilerle bulusup *pecha kucha* ya gittik. bilmeyenler icin bizim 400 saniyemim orijinali.
herkes 20 imaj /her biri max. 20 sn../ ile sinirli bir sunum yapiyo. super seyler vardi yer de superdi.
http://www.pecha-kucha.org/
pecha kucha nin mucitleri tokyo da calisan iki avrupali artik burali olmuslar. ilk pecha kucha tokyo da baslamis ve simdi dunyanin her yerinde. klein ve astrid super kafa insanlar. egleniyorlar yani...
http://www.klein-dytham.com/
neyse %100 orijinal bir pecha kucha ya gitmis oldum...

22 Eylül 2008 Pazartesi

SAAT 12.39 YANI OGLEN HIC UYUMADIK. YEEK DE YEMEDIK KARNIM COK AC. EVE GIDIP UYUYUP OYLE GELMEYE CALISIYORUM. AMA KESIT CIZMEM LAZIM...

SAAT 4.54

YATAGIMI OZLEDIIIIM
BIR DAHA YATAK BUYUK DIYE ASLA SIKAYET ETMICEM. COK UYKUM VARRRR

once bunun altindaki yaziyi okuyun

ya inanamiyorum umarim alban turkce ogrenip blogumu kesfetmez tam bir dedikodu kazani oldu burasi...bu kez de her seyi asagi kaydirmis yani cizimin ustu bombos. cok mu salak yoksa bu gercekten zor bir is mi belki de benim tanidigim tum peyzaj mimarlari ustun zekali... umarim bu sabaha kadar bitirir daha 3 kat var cizmesi gereken. gorseniz sadece ufacik bir koseyi ciziyor...
mac klavyede print screen i bulabiseydim koyacaktim buraya ibret icin...

yarisma son 2 gun

yarismanin tesliminde postaciyi ayarlayip 1 gun dah kazanmaya calisiyorlar. yani sistem her yerde ayni... umarim o bir gunu kazanamazlar benim 1 gunum daha yok valla.
burada alban diye bi fransiz adam var demisitm ya biraz tutuk, kendisi landscape architect ama bize yardim ediyor. biraz once soyle bir diyalog yasadik:
oncelikle verdigim eskizi ters tutup her seyi ters cizmis, onu kibarca uyardim mirror yapti.
sonra ofislerin arasina koridor koymayi unutmus ve ilk ofisin disinda hic bir yere gecemiyorsun. saka gibi biri yani bi de tavirlarini gorseniz landscape de dahi sanki. yani bunu vcizmek icin mimar olmaya gerek yok elindeki cizimi duz tutamiyo.
allahtan alingan degil gulduk baya. senin icin cok uzuluyorum ama bunu yapman lazim benim vaktim yok dedim. bakalim ucuncu kez ne cizmis olacak...
ya biz ne landscape ciler gorduk, ne detaylar cizdiler/ceyda meselaaa.
valla boyle seyler gorunce insan kendini iyi hissediyo, zeki mesela...

21 Eylül 2008 Pazar

huzuntu ve muz kabugu

su an disarida saganak yagmur yagiyo ve radyoda whitest boy alive / all ears caliyor. bir an cok huzunlu oldu ortam. cerocum aklima sen geldin. hemen blondie falan bulup dinlemeliyim.
for all ears: miss you all

20 Eylül 2008 Cumartesi

yagmur ve evden birkac foto daha





break this wall in case of emergency yazisi biraz geriyo beni...

IKINCI DEPREM


sabah 7.17 de 5 ytl lik casiq saatimin alarmi yerine depremle uyadim.
3 siddetindeymis. yani lutfen ben o evdeyken 5 siddetinde deprem olmasin, bu yeterli. bu kez biraz daha uzun surdu. e sonra uyuyamadim tabi. ama alistim artik galiba. ay buyuk konusmus olmiim da...
allahtan /NO TSUNAMI WARNING/ bu sayfayi homepage yaptim. tsunami alarmi gelirse ust kata kosucam...

18 Eylül 2008 Perşembe

stefani nin dogum gunu








dun gece stefani nin dogum gunu yemegine gittik.
hayatimda gittigim en harika yerlerden biriydi. daracik bir sokakta yola bakan bir izakaya/japon tarzi bar hem yemek yeniyo hem iciliyo/ yolun iki tarafinda da bir tane dukkanlari var karsilikli. uzerinde yerin adi bile yazmiyo yani turistik degil. o yuzden de harika...
birinde sadece bayan garsonlar digerinde erkek garsonlar var. biz erkek garsonlu olana gittik
yemekleri tarif edemem ama ortam muthisti. yere oturuyorsunuz ve ortaya surekli yemek ve icki getiriyorlar. iceride muthis bir gurultu var. cunku garsonlar birbirleriyle bir cesit oyun oynuyorlar. cok eglencel herkes bagirarak bisiler istiyor birbirinden ve bir yandan da sizinle ilgilenip cesitli maskaraliklar yapiyorlar. herkes anormal neseli ve cana yakin ve kesinlikle yapmacik degil bir yandan da deli gibi hizmet ediyorlar.
tum yemekler ortada acik mutfakta hazirlaniyor.
ve ozellikle tuvaletlerine dikkati cekmek istiyorum. dvd player, ani defteri, tirnak akasi, kulak cubugu; cesitli kremler falan var saka gibi...

sample shop


meyvalara oyle ozen gosteriliyor iste... elmanin tanesi yaklasik 4 ytl.
diger fotogfraftaki yemekler bir restoranin vitrininden. inanilmaz derecede gercekci susiler noodlelar var vitrinlerde. ben de bir sekilde/mumya gibi/ saklamayi basarmislar diye dusunuyordum. sonra tv de bir dukkan gordum adi SAMPLE SHOP ve icinde binlerce yemek, balik,et var inanamazsiniz. o dukkani bulup, kocaman bir domuz budunu evin tavanina asmayi dusunuyorum.




17 Eylül 2008 Çarşamba

dedikodu isteyenlere

fazla detay olabilir ama birkac dedikodum var sevincecim:
* ev arkadasimiz ALEX in 2 tane rus arkadasi geldi. Aslinda guest house a yatili misafir almak yasak ama bu cocuk 4 senedir bu evde oturuyor ev sahibi gibi... bize soyledi biz de sabah dus almayacaklarsa sorun yok dedik. Cunku 3 kisi icin 1 dus var ve hepimiz sabah ayni saatte yikanmak istedigimiz icin biraz sira oluyor. Alex de tamam dedi. Neyse cocuklar geldi bunlar birlikte geziyorlar falan. Sonra dun sabah diger ev arkadasim Stephanie nin cocuklara deli gibi bagirdigini duydum. tam olarak soyle dedi / you are not supposed to use the bathroom in the morning and you are not supposed to enter the bathroom when i am in/ cocuklar da sorry dediler. Durum su banyo dedigimiz camasir mk. ve lavabonun oldugu bir bolum ve dus ve kuvetin oldugu ikinci bolum. Ve lavabonun oldugu bolumun girisinde sadece bir perde var ve dusun oldugu bolumun de kapisi dusakabin kapisi. yani siz dustayke biri lavaboyu kullanirsa sizi gorebiliyor.
Bu rus cocuklar oradaki kizlardan fazla rahatliga alismislar sanirim. Sonra alex geldi ozur diledi stephanie sakinlesti.
*Alex in rus arkadaslarindan biri biraz garip biriymis o anlatti ben tanimiyorum. Arkadainin arkadasiymis o da tanimiyormus. Bu cocuklar geldiler ve banyo aynasinin onu clinique kremler parfumler, fondotenle falan doldu. biz de birinin kiz oldugunu dusunmustuk. ama bakimlarina cok merakli iki erkekmis. biri ilk defa rusya disina cikmis ve alexin soyledigine gore kultur soku yasamis. ingilizce ve japonca bilmiyormus. ayrica ozel bir diyetteymis bazi yiyecekleri asla yemiyormus( mesela pirinc, kizartma falan) Ve inanilmaz yavas yuruyup evden 2 saatte hazirlanip cikamiyormus. her iki adimda durup digerlerine kendi fotografini cektiriyormu. neyse sonunda alex delirmis. ve bunlar tartismislar. sonra sen o cocuk cek git. tokyo sokaklarinda yaninda para, cep telefonu olmadan bunlarin yanindan gitmis.
saatlerce cocugu aramislar. tam polise gitmek uzereyken cocuk mucizevi bir sekilde eve gelmis.
sonuc olarak bunlar otele gitmeye karar vermisler. biz de cok sevindik tabi e halki olarak.
Tam bunlar esyalarini alip otele gitmslerdi, biz de evde oturuyoruz bir anda kapi acildi. bunlar geri geldiler otelde yer yokmus. ay delirecektik. sonra ortak karar olarak asla 9 dan once banyo yapmayacaklarina soz vermisler. ve alex le de birlikte gezmeyeceklermis...
ay cok uzun oldu...

16 Eylül 2008 Salı

izledim gozledim 2

* kizlarin abartmiyorum %50 si parantez bacakli ve duztaban. ben baslarda imaj olsun diye oyle yuruyorlar saniyordum (nedeni yine de hepsinin mini sort ve topuklu ayakkabi giymeleri) sonra dikkatli baktim resmen parantez. meger bu japon kizlar minikken yere geysa gibi oturmaktan genetik mutasyona ugramislar ve parantez bacak ve duztabanlik cok yayginmis.
*cantalarimiz yere koymuyoruz her an icine dev bir hamambocegi kacabilir. Dun 5 cm uzunlugunda bir tane gordum ofusun girisinde... Tum cop kutularinin ozel kapaklari var ve asla acik birakilmiyor. sanki dunyanin tum hamambocekleri burada...
*bildigimiz bordo renkli meksika fasulyesinden tatli yapiyorlar. baslarda dandik cikolata sanmistim. coregin icinde vardi ama bugun anladim fasulye. ben tadini tavsiye etmem yemege yanlislikla tuz yerine seker katmis gibi. ama sevenler de var tabiii (japonlar mesela)
*WOMEN ONLY; tren vagonlarinin sonuncusu ve pembe renkli otobusler sadece kadinlara ait. sabah ve aksam en yogun saatlerde kadinlarin popolarini elliyorlamis trende. yuh yani o cekingen insanin gozlerine bakmayan japonlardan beklemezdim dogrusu. ben binmedim binmeyi de dusunmuyorum. birisi popomu ellemeye kalksa bile yetisemez:)

15 Eylül 2008 Pazartesi

14 Eylül 2008 Pazar

supeeer



shinjuku da yeni bir bina ve yol duzenlemesi yapiyorlar. santiyenin etrafina koyduklari panolarda projeyi boyle anlatmislar. bayildim cok eglenceli...



severim interaktif duvarlari







savas kotu bisi




pazar stephanie ile 2.dunya savasida olen japon askerleri icin yapilan bir tapinaga gittik. fotograflardan belli olmasa da huzunluydu...

sonra da darjeeling cay ictim /darjeeling limited geldi aklima, oradan bill murray oradan da lost in translation a geri dondum.


13 Eylül 2008 Cumartesi

gunesli bir cumartesi ofiste iki kisi...


yaaa biz mi kurtaricaz memleketiii... bir turk bir macar ne isimiz var cumartesi ofiste. hani nerde patronlar...






H&M

Nihayet H&M acilmis. Ve bu sabah haberlerde onunde olusan kuyrugu gosterdiler inanamadim. yuzlerce kisi bekliyordu. saka gibiydi...
bi suru erkek de vardi. burada erkekler daha suslu. sadece erkeklere gunluk kiyafetler satan tonlarca magaza var. ben de sirami bekliyorum ama ofiste...

12 Eylül 2008 Cuma


birkac arkadas edindim icinde benim oldugum fotograflarim da var artik...
otobus duragindaki sandalyelere dikkat lutfen!
SAKA sigaraya baslamadim tabi ki...




shibuya


11 Eylül 2008 Perşembe

aux bacchanales-melodi-ferda-porsche

albert beni turk bir arkadasiyla tanistirmak icin ogle yemegine davet etmisti. Bugun unlu bir fransiz lokantasi varis burada ona gittik. Turk arkadasi 45 yaslarinda evli cocuklu dunya tatlisi turk misafirperverliginin ust noktasinda biri. Birlesmis milletler de ust duzey birsey ama ne bilmiyorum. Ayrica onun arkadasinin kizi olan eylemlerin doneminden MELODI diye bir kiz daha vardi. Sirin bir kiz burada calisiyormus 9 aydir.
ben sunu anladim bu is guc sahibi nufuslu insanlar kendi ulkelerinden olanlar pek bir yardimcilar. amerikadaki gibi. alakaniz olmayan insanlar sizi kolluyor, size araci oluyor falan filan. yani paranoyak olmaya gerek yok. turk adam hepimize hediyeler getirmis gelirken ne kadar ince.
neyse sonra albert beni yaptigi bir binaya goturdu arabasi orada park ediliymis. gezdirdi binanin nasil harika bir bina oldugunu; kendisinin nasil harika bir mimar oldugunu anlatti...
sonra otoparka indik ve orada duran ama herhalde baskasinindir diye dusundugum metalik gri bir PORSCHE ye binip ofise geldik. hayatimda ilk ve son kez porsche ye bindim sanirim. turkce konusmak da superdi tabi.
ogle yemeginde ne yedigimi merak edenlere:
balkabagi corbasi
kremali sebzeli levrek
cikolatali kek-espresso

10 Eylül 2008 Çarşamba

umeshi




harika bir icki kesfettim. plum diye bilmedigim bir meyvadan yapiliyo. muhtesem sarap gibi ama meyvali. gelirken getirircem bol bol.
internetten baktim plum bizim mor buyuk erikmis. ne safim simdi daha cok seviyorum bu ickiyi.


aileme

annecim ananecim emrahcim
sizi cok sevdigimi ve ozledigimi bir de blogdan yaziim dedim.
anne sasirma bu da mail gibi birsey, yan taraftaki blog arsivinden diger sayfalara da ulasabilirsin. optum

ofis-ev

genel istek uzerine biraz ofis ve ev hayatimdan bahsediim.
ev-kudanshita 502
2 tane ev arkadsim var. ALEX adinda bir rus diger STEPHANIE adli bir fransiz.
Alex IT engineer ozel bir sirkette calisiyor.
Stephanie fransiz konsolosluguna bagli olarak french social community diye bir yerde calisiyor. Stephanie biraz saskin. liseyi burada okumus babasi business man. sonra universitede japonca okumus fransada ve tokyoya geri donmus. japoncasi cok kotu. onun japonca konusmaya calisma sevdasi yuzunden hesap oderken-siparis verirken cok zorlaniyoruz. Sonuc olarak onun da hic arkadasi yok o yuzden birlikte takiliyoruz.
Alex rusa benzemiyo pek. herkes onu fransiza benzetiyormus! ama 4 tane altin kaplama disi var arka tarafta. Bu onu tamamen rus yapiyor tabi... Surekli yemek yapiyo ve ortaligi pis birakiyo. 3 senedir bu binada ust kattaki en buyuk odada kaliyor. odadan pek cikmiyor sosyal degil yani.

ofiste ise international bir ortam var demistim.
tokyo da cok fransiz var ama en siradanlari buraya gelmis sanirim. cok nazik ve yardimsi ofisteki herkes. hafta sonu aksamlari birlite bisiler yapiliyo. ofisten en cok Macar kiz BEA yi sevdim. benimle birlikte basladi. erkek arkadasiyla buraya tasindilar. cocuk da tiyatrocu. cok sirinler. ben onlarla takiliyorum genelde.
bir de claudia ver alman o her seyi biliyor. tum sorularimi ona soruyorum. haftaya cuma dogum gunu disari cikicaz. hatta karaokeye gidicez. supeeeer. karaokeye gitmek icin grup olmak lazim o yuzden hic gidemedim daha:(
ogle yemeklerinde cok komplike yerlere gidiyorlar. biz beayla sandvic alip parka gidiyoruz/daha ucuz oluyor. sosyallesmek isteyince de onlarla gidiyoruz. dun sashimi ve tempura / cig ve kizarmis balik/ restoranina gittik. superdi ama cok yemisim uykum geldi.

albert/patron istanbul da is yapmak istiyor deli gibi. kibris da kuveyt yatirimi olan dev bir marina-waterfront projesi varmis. bizim ofisle ortak calismak istiyor. ama patron o olacak konsept falan ondan cikacak. bizimkilere sordum olumlu baktilar. ama daha kontrakt falan imzalanmadi biraz hayali bir proje gibi geldi bana... bakalim...

9 Eylül 2008 Salı

ghilbliiiiiii

bilet aldiiiiiiim. sonunda bu sabah bir sure ugrasip basaramayip kucuk bir japondan yardim isteyerek/ruyalarim gercek oldu/ bileti aldim. bir tek 28 pazar saat 16 bostu. olsun gec de olsa gorucem studyo ghibliyi...

sayin albert abut




karizmatik demistim:* simdi biraz daha yasli...