9 Aralık 2008 Salı

orgygami

her sey cok masum baslamisti....

gaziantep şivesine belediye yorumu

SESLERDE DEĞİŞMELER

Gaziantep telaffuzu, her zaman İstanbul telaffuzuna aykırı değildir. Fakat bu ağızda, alfabemizdeki harflerle gösterilen bütün seslerin değişmeye uğradığına dair örnekler bulunur. Seslerden bir kısmı, Gaziantep telaffuzunda daha çok değişmeye uğrar. Bazı seslerde ise bu değişme daha az olur.

a- Bayat : boyat
b- Bahane : mahana
c- Kurcalamak : kurdalamak
ç- Çorak : şorak
d- Dut ağacı : tut ağacı
e- Yemek : yimek
f- Ufak : uvak
g- Gırtlak : hırtlak
ğ- Değil : del
h- Hıyar : hıyar
ı- Sıpa : sıpa
i- Çim : çem
j- Jandarma : cenderme
k- Kar : gar
l- Lezzet : nezzet
m-Komşu : konşu
n- Nem : lem
o- Kova : kuva
ö- Çözmek : çezmek
p- Paytak : maytak
r- Kerpeten : kelpeten
s- Sikke : zigge
ş- Şalgam : çelem
t- Tırmalamak : cımalamak
u- Dokunmak : dohanmak
ü- Küfe : kufa
v- Oklava : oklağa
y- Tüy : tüv
z- Yüzük : yüssük

İSİMLER

Gaziantep'te başka bölgelerde pek rastlanmayan yerli bazı şahıs adları vardır.

Erkek şahıs adlarından örnekler:
Bozan, Höggeş, Höggülü, Şıhlı, Ballı, Duran, Hanifi, Muslu, Nahsen, Apo, Abdo�

Kadın adlarından örnekler:
Penbe, Habba, Yumma, Güldene, Hamma, Hamha, Beşire, Döne, Döndü�

Hem erkeğe hem kadına mahsus adlar :
Durdu, Güllü�

Hiç kullanılmayan adlar:
Satılmış, Hösmen, İkbal, Seher, Kezban, Karma, Sarma�

GAZİANTEP HALKI AĞZINDAN PARÇALAR

İKİ KAYNANA ARASINDA:
- Gerili serili gassın şimdiki gelinler. Ne iş biliyler, ne aş. Biz kaynanamızın urgu sura kül turap olurduk.
- Bizinki bi küfde edip urguna gömey. Ben payıma olan doran avrada şiş çahıla. Kle bu olanar nen avrat azlı oluylar ? Gelinin eteni bi nal söledim, iki nal söledim, bakdım dinnemey, ipini üsdüne addım.
- Ben beni gaynna sandım da öten kele gelin dedim kak acı bi hedik vurda allebene gedek dedim. Ne dese benin bacım �ba sahreyn gere yok.Gönün isteyse sen get.
- Bi şeyi yapma dedin mi angeslek yapar.

İKİ KAYNANA ARASINDA
- Gerili serili kalsın şimdiki gelinler, ne iş biliyorlar, ne aş. Biz kaynanamızın önü sıra kul kurban olurduk.
- Bizimki bir köfte yapıp önümüze koymuyor. Kendi hesabıma, oğlan doğuran kadına şiş çakılsın. Ayol bu oğlanlar neden kadın ağızlı (kadın ağzına bakan)oluyorlar; gelinin yaptığını bir defa söyledim, iki defa söyledim, baktım dinlemiyor, ipini üstüne attım.(Vazgeçip kendi haline terk ettim.)
- Kendimi kaynana sandım da geçen gün �Ayol gelin dedim, kalk azıcık bir hedik(buğday) pişir de Alleben'e (bir gezinti yeri) gidelim.� Dedim. Ne dese beğenirsin kardeş?:Bana senin gezmenin gereği yok. Gönlün istiyorsa sen git.
- Bir şey yapma dedin mi kasten aksini yapar.

26 Kasım 2008 Çarşamba

Hopa Yolcularımızın Dikkatine

thy nin sitesinde duyurular kismindan: özellikle hopa yolcularına!

19.08.2008

İstanbul-Hopa ve Hopa-İstanbul uçuşlarımızda yolcularımızın silah taşımalarına müsaade edilmeyecektir. Bu nedenle yolcularımızın havalimanına gelirken beraberlerinde silah getirmemelerine önemle hatırlatmak isteriz.

17 Kasım 2008 Pazartesi

volkan in cami tasarimlari ve hakan kıran


ofisteki arkadaşlarla hakan kıran adlı müthiş yetenekli mimarın gloria jeans te yaptığı muhteşem tasarımlara hayrandık. bir gün web sayfasını gezerken muhtesem bir projesini daha keşfettik.BÖCEK













Bu müthiş mimari ürün, özellikle taşıyıcı detaylar bizi büyüledi. Sonra aklıma birden mimarlıkla amatör bir merak dışında hiç bir ilgisi olmayan sevgili Volkan ın Adana yarışmasında bizim için tasarladığı camiler geldi...





Hakan Kıran ın sevgili belediye başkanımız üstün yetenekli mimar kadir topbaş ın sağ kolu olması yeterince inanırsa volkan in da mimarlikta kariyer yapabileceğine olan inancımı her geçen gün arttırıyor.




korkunç türk filmi olur mu?

Gulyabani, Gul-i beyabani [ˈguː li be jɑː bɑː ni(ː)] (Far. غول بيابان [ˈʁuː le ba jɒː bɒː niː]) orijinal varyantiyle de karşımıza çıkan bu muhayyel mahlûk, gezginlere ve yolculara uğrayıp onları mahveden canavardır. Daha sonraları Anadolu kültüründe ahubabayla beraber anılmaya başlamış ve insan yediği düşünülen kocaman, uzun sakallı ve asalı bir dev olarak tasavvur olunmuştur.

Bazı Türk halklarının geleneksel demonolojik görüşlerine göre, her zaman kadın kılığında olduğuna inanılan mitlojik bir varlık. "Guleybanı" ve "Aleybanı" şeklinde de rastlanır. Adı hurafelerle ilgili olarak "Gulyabani", korkunç bir varlık olup, karanlık zamanlarda çölde ve mezarlıklarda koşan birinin gözüne canlı gibi görünür. Vücudu tüyle kaplı, kocaman, pis kokulu bu acayip varlığın ayakları tersinedir. Gündüzleri mezara girer. Geceleri ise hortlayıp çıkar. At binmeyi ve at kuyruğu örmeyi ve çocukları çok sever. Bir oyundan çıkarak, onları güldürmeye çalışır. O ayni anda çöllerin ve harabelerin iyesiydi. O, yolcuları yollarından döndürüp mahvederdi.

14 Kasım 2008 Cuma

mensturasyon broşu



kadinlar mensturasyon dönemlerinde tüm dünyada aynı anlama gelen bir aksesuar taksalar hayat ne kadar kolay olur. 
isteyen uzak durur- isteyen tatlı ısmarlar. 
Swarovski boş durmaz, Madonna hemen bir tane takar.
"Neden sinirlisin bugün?"
"Sen kilo mu aldın?"
"Aaaa yüzünde kocaman bir sivilce çıkmış!" 
gibi cümlelerden uzak tutacaksa ben hemen takarım:)
Broşların üretimine girip zengin olmayı düşünüyorum işte birkaç öneri:


bayılırım silüetlere!

lotte reiniger. tek ihtiyacım kağıt makas ve hayal gücü:





youtube suz hayatımızın yeni linkleri

15 Ekim 2008 Çarşamba

14 Ekim 2008 Salı

yarin gece donuyorum

bugun nara ya gidip japonya seyahtimi tamamliyorum. ucagim yarin gece 22.30 da. ben de gec d\gidip sabah alisveris yapicam... valla cok esyam var nasil olacak bu is tartmam lazim bi esyalari. max 20 kg. getirebiliyorum.gelirken 30 du simdi 20 anlamadim...
neyse nara da sokakta insanlar gibi takilan geyikler var. saka gibi...ben pek hoslanmam maymun-geyik falan ama bakalim...
nara ilk baskent cok tarihi herkes cok begeniyor...

11 Ekim 2008 Cumartesi

monk amca




volkana resim







onsen beni carpti

bugun onsene gittim. sonucta nerede gorucem bu insanlari amaaan dedim. acik habada bitkilerin icinde super bir yerdi. ilk baslarda gerildim ama baktim herkes cok rahat ben de sallamadim.
ama sanirim biraz fazla kalmisim ciktigimda suratim kipkirmiziydi ve kalbim deli gibi carpiyordu. 2 saat kendime gelemedim. carpintim gecmedi ananemin tabiriyle yuzum borek gibi kirmiziydi.
sonra oturdum dinlendim biraz, basim catlicak gibi agriyo, yani iyi mi ettim kotu mu ettim bilemiyorum.
asiri rahatlama da ayri batiyo insana.
ama sunu anladim kaplica hamam bana gore degil, acik havada bile bayiliyordum...

dedikodu part2

evet bunlarla bulustum.bu ikisi masallah pek iyiler. bir flort bir flort. ya cok sinir bi durum, sonra ben cektim kizi kenara/ bak beni cagiriyorsun ama ne is bu cocukla ayni odada kalmak istiyorsan soyle; yalniz pek hos bir durum degil cunku single room icin 2 kati fiyat odemem gerek/gibisinden bisiler soyledim.
neyse kiz ben seni once cagirmistim sorun yok dedi ama ben tum gun siniroldum geceyi bunlarla geciricem diye gerildim.
sonra tam nagoya trenine binmek uzereyken ben mucizevi bir sekilde takayamada bir temple da yer budum. normalde aylar oncesinden her yer dolmus. ama nasil mutluyum anlatamam. bu ikisi nagoyaya gitti ben budist temple a. sanirim hayatimda uyudugum en guzel uykuydu. ustelik festivalin gece kismini da gormus oldum...

10 Ekim 2008 Cuma

dedikodunun 2. kismi icin vaktim yok simdi

amaaaa buradaki kaplica kavramindan bahsetmek istiyorum. onsen
once kendini yikiyorsun sonra acik havadaki sicak su havuzuna giriyorsun super doganin icinde herkes bayiliyo.
ben de bugun deneyecegim ama tek sorun cirilciplak olman gerekiyooooo.
ya gunlerdir karar veremiyorum kiz-erkek ayri ama yine de... kardesim turkuz biz cekingeniz. asli aklima sen geldin neyse detaya girmiim. denersem foto olmayacak zaten:)

dedikodum var/sevince hazir misin

simdiii ben takayama daki festivali burada tanistigim israilli bi kizdan duymustum. kiz kafa birine benziyordu ama biraz overdose. neyse ben gidicem sen de gel bulusur gezer o gece nagoya da kaliriz dedi, ben de amaaan ne kadar kotu olabilir ki dedim.
atladim gittim takayama ya fakat kimsede telefon yok bir saat karalastirdik sonra ben trenin varis saatini yanlis hesapladigim icin bulusmaya 1 saat gec gittim ama onlar da treni kacirmislar. neyse bulustuk onlar diyorum ingiliz bi cocukla geldi...
gerisi yarin konturum bitti

pastoral bir insanim artik



bahceli ev tutucam gelir gelmez...



takayama daki festival ve ika(ahtapot)




icinde ben olan fotolar ancak boyle olabiliyo











4 Ekim 2008 Cumartesi




shinkansen is cool shinkansen is fasttt

kyoto ya geldim burasi crouching tiger.... film seti gibi. sehrin eski kisimlari harika ama yeni kisimlari biraz karaktersiz. neyse kucuk bir sehir ama turistik bir suru sey var.
surekli parklarda bahcelerde yuruyorum. yururken huzurdan uykum geliyo gozlerim kapaniyo...
bugun manga muzesine gittim insan tum gununu orada gecirebilir. dev bir bahcesi var ve istedigin mangayi alip okuyabiliyorsun, ama cogu japonca. miyazaki okudum ben de...

1 Ekim 2008 Çarşamba

yarin shinkansen e binicem cok heyecanliyim. cam kenarindan yer aldim umarim basim donmez...
bir de TOKYO diye bi film var vizyonda dvd sini aradim ama henz yok. 3 kisa filmden olusuyor birini michael gondry cekmis. gitsem mi diye dusundum ama ingilizce alt yazi yok. artik beklicez istanbula gelsin diye...
ofise biir kutu gonderdim. turk postasi kaybetmezse iyi olu. hediyeler icinde valla. ama sigorta yaptirdim artik kaybolurlarsa istanbuldan birseyler alirim sizleere, bir de yazlik kiyafetleri koydum tasimiim diye cok akillica oldu cok sevindim bu ise... e 100 ytl verdim ama 6.5 kilo gonderdim...sevince kizma tasiyamazdim bundan sonra surekli yer degistiricem...

tokyo da son gun

hava yine tayfunlu: tayvan dan baslayan ve hep ayni rotayi izleyen bir tayfun serisi var, ilk geldigimde de etkiliydi. tayfun mevsimi ya simdi... ama buraya azalip geliyor yani sadece yagmur ve ruzgar...hava bulutlu ve inanir misiniz 5 de karariyor, yani bir nevi kis...
ama ekim de hava cok guzel oluyor diyorlar umarim kendine gelir ben gezerken...

dun shibuyada adi AYSE olan bir donercinin fotografini cekiyordum sevgili aysecim icin, adamlar merhaba falan dedi, ben de japonya da donerci bulmanin verdigi sevincle konustum.
ay ne misafirververlik doner yemedigimi anlatana kadar canim cikti. gazoz ictim. bayramlastik turkce konusmak guzel geldi. ya bi de burasi almanya gibi degil kose basinda donerci degil korili indian rest. var...

27 Eylül 2008 Cumartesi

china town karaokeee







yokohamaaaa







evet gunes gozlugu aldim ama sadece 20 ytl...

26 Eylül 2008 Cuma

ofis bitti

ofiste son gunum daha dogrusu bugun calismadim
aksam karaokeye gitmek icin insanlarla bulusmaya geldim. bundan sonra surekli yazamicam merak etmeyin. yine parali internetlere dustum...
16 ekim de donuyorum kansai den...
yarismayi verdik cok kotu oldu her sey yarim. macar grup bir suru seyi yetistirememis, sinir olduk.

24 Eylül 2008 Çarşamba

son resimdeki japonu bulun







pecha kucha dan...
































ilk imajlar 1 ay icin japonya ya gelen iki isvec grafikerden(ceren ic cekisini duyar gibiyim).
tokyo dan esinlenip fontlar tasarlamislar ortadaki fotograf da shibuya daki meshur yaya gecidi.
4 adamin oldugu fotografta japon bir urun tasarimcisi cocugun gelistirdigi bisi, cok komik pisuara bagliyorsun ve sen cisini yaptikca zaman tutuyo. boylece hangi pisuara ya da kabine gidecegini secebiliyorsun ,inanilmaz komik bir sunum yapti ve tuvalette de o aletten bir tane vardi denedim ama bende calismadi. kizlarda pek ise yaramiyor galiba. neyse daha fazla detaya girmiim.
diger imaj da interaktif duvar bilirsiniz bayilirim... buyuk beyaz lekeler kameranin onundeki insanlar. ekrandaki sekilleri hareket ettiryrsun eglenceli bisi..
iste boyleee